Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Gazze'deki katliamı durdurmak ve kuşatma altındaki halka insani yardım ulaştırmak amacıyla sunulan karar tasarısı, 15 üyeden 14'ünün kabul oyu vermesine rağmen, ABD'nin veto hakkını kullanması sonucu reddedildi. Karara tepki gösteren HAMAS, Washington yönetimini "siyonist rejimin suçlarına ortak olmakla" suçladı.
HAMAS tarafından yapılan açıklamada, ABD'nin vetosunun "işgalci ve faşist siyonist rejime olan kör bağlılığın açık bir göstergesi" olduğu vurgulandı. Açıklamada, "ABD'nin bu vetosu, savaş suçlusu Netanyahu'ya yeni bir yeşil ışık yakmak, Gazze'deki çocuklara, kadınlara ve yaşlılara yönelik soykırımı sürdürmesi için doğrudan destek sağlamaktır" denildi.
HAMAS ayrıca, Güvenlik Konseyi'nde 20 aydır süren savaşın durdurulamaması ve Gazze'deki açlıkla mücadele eden sivillere yardım ulaştırılamamasının "uluslararası toplumun kurumlarının işlevsizliğini ve uluslararası hukuk normlarının sadece kâğıt üzerinde kaldığını" gözler önüne serdiğini ifade etti.
İslami Cihad Hareketi de benzer bir açıklamayla ABD vetosunu sert bir dille kınadı. Hareketin açıklamasında, "Bu veto, siyonist rejimin işlediği vahşi soykırımın doğrudan sponsoru olan ABD yönetiminin gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. ABD, sadece siyonist rejime silah ve cephane sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda siyasi olarak da onu koruyor" denildi.
Diğer yandan, siyonist rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD'ye teşekkür etti. Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, "ABD'nin vetosu düşmanlarımıza, aramızda hiçbir fark olmadığını bir kez daha gösterdi" ifadeleri yer aldı.
Siyonist rejimin Dışişleri Bakanı Gidyon Saar da ABD'nin desteğine minnettarlığını dile getirerek, "Bu tek taraflı kararı veto eden Washington'a teşekkür ediyoruz." dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise yaptığı açıklamada, ülkesinin veto kararını savundu. Rubio, "Bu karar, HAMAS gibi terör örgütlerinin çıkarına hizmet ederdi. israilin meşru müdafaa hakkını göz ardı eden hiçbir girişimi desteklemeyeceğiz" dedi. Ayrıca, Gazze'de kalıcı çözümün ancak HAMAS'ın silahsızlandırılması ve bölgeden çekilmesiyle mümkün olabileceğini savundu.